ÜÇÜNCÜ ANLAŞMA VE MERKÜR GERİLEMESİ

Yaşamını Toltek bilgisini öğretmeye ve paylaşmaya adamış Don Miguel Ruiz’in yazdığı“ Dört Anlaşma” kitabını çok severim. Fırsat buldukça okuduğum başucu kitaplarımdan biridir.

Kitapta aktarılana göre, Toltek bilgeliği, yalnızca efsanelerde ve hikayelerde varolan ölü bir gelenek değil, bugün hala bir kısım Meksika Kızılderilileri tarafından uygulanan canlı bir öğretidir. Bir Toltek kendisini Doğa’nın ve Evren’in bir parçası olarak görür ve doğal yasalara uyumlu bir yaşam sürmeyi amaçlar.

Bu bilgelik kitabına göre kendimizle, başka insanlarla, Tanrıyla, toplumla birçok anlaşma yapıyoruz. Bunların içinde en önem anlaşmalar ise kendimizle yaptıklarımız oluyor. Bu anlaşmalarla kim olduğumuzu, neye inanıp, ne hissettiğimizi ve nasıl davranacağımızı belirliyor ve sonuca da “ kişiliğimiz” diyoruz.

Eğer yaşamımızı yöneten anlaşmalarımızın farkında olursak, doyumlu bir yaşam sürmek için korku temelli anlaşmalarımızı feshetme cesaretini göstermemiz gerekiyor.

Kitapta dört anlaşmadan bahsediliyor ve bu yeni anlaşmaların eski anlaşmalarımızı tümüyle değiştirmek için gereken bireysel gücü beraberinde getireceği belirtiliyor.

Bu yazımda her anlaşmadan uzun uzun bahsetmeyeceğim. Ancak Merkür gerilemesinin olacağı 10 Nisan-3 Mayıs 2017 tarihlerinde özellikle dikkat etmemiz gereken konulardan birine değinmek istiyorum. O da kitabın üçüncü anlaşması olarak geçen “ Varsayımda Bulunma.”

Merkür’ün gerileme döneminde birçok iletişim kazaları yaşanır. Bu kazaların bazılarının farkına bile varmayabiliriz. Çünkü bizler bazı şeyleri varsaymışızdır.

Kitapta yazan şu cümleyi sizlere aynen aktarıyorum: ” Her şeyle ilgili varsayımlarda bulunma eğilimimiz vardır. Varsayımlarda bulunmanın problemi, varsayımlarımızın gerçek olduğuna inanmamızdır. Onların gerçek olduğuna yemin edebiliriz. Başkalarının neyi düşündüğüne ya da yaptığına dair varsayımlarda bulunuruz. “

Ne kadar doğru değil mi? Birçok şeyi kişisel algılayıp varsaymıyor muyuz? Yanlış anlamıyor muyuz? Birçok üzüntümüzün kaynağını bu oluşturmuyor mu? “Bu zaten bunu kastetmiştir, bu yüzden bu cümleyi söylemiştir veya söylememiştir. Bu zaten böyledir. ” diyerek herhangi bir konu hakkında hüküm vermiyor muyuz?

Yine kitapta yazan ve varsayımda bulunma sebebimizi açıklayan ve soru sormamızı tavsiye eden şu cümlelerle devam edelim.

“Gerçeği duymaya cesaret edemediğimizde ya da açıklama istemekten korktuğumuzda varsayımlarda bulunuyoruz. Sonra da varsayımlarımızın doğru olduğuna inanıyoruz. Bu inançlarımızla varsayımlarımızı savunarak, başkalarını yanlış ya da haksız kılmaya çalışıyoruz.

Soru sormak daima varsayımlarda bulunmaktan iyidir. Çünkü varsayımlar yaşamınıza acıları davet eder. “

Gezegenlerin gerileme dönemlerinin hayatımızda birçok şeyi düzenleme ve gözden geçirme zamanları olduğunu her fırsatta dile getiriyorum. Şimdi Merkür gerilerken hep beraber sorgulayalım, birşeyi anlamadığımızda varsayımlarda bulunarak mı anlam çıkartıyoruz yoksa sorular sorabiliyor ve cevaplarla yüzleşme cesaretini gösterebiliyor muyuz?

Sevgilerimle

Işın Kemancı Işıklar